27 Mart 2012 Salı

Tadını Çıkarın

Sahip olduğunuz çok şey var aslında. Sıralayacak veya yazacak olursak, sahip olduklarınıza rağmen hala bazı şeylerden şikayet ettiğiniz için kendinizden nefret etmenizi sağlayacak kadar çok üstelik. Aslında bunu söylememem gerek, çünkü bazı şeyler için baş kaldırıp, şikayet etmek için bazı şeylerin ters gitmesine gerek yoktur, neyse siktir et. İyi bir ruh haline sahip değilim, yaklaşık 8-9 yıl önce hayat dolu bir insan olmayı bıraktım zaten. Zamanla, olduğum durumdan daha da kötüye gittiğimi hissediyordum ancak hiç bu kadar sert bir şekilde yüzleşeceğimi tahmin etmezdim. Bilemiyorum, henüz 19 gibi, daha dünyanın rüzgarıyla uçacak kadar az tecrübeye sahip olduğum halde nasıl bu kadar yoğun bıkkınlık duygularına sahip oluyorum bilmiyorum ama artık durum bu.

İnsanlar, ne kadar çok zorluklarla mücadele etseler, sorunlar yaşasalar ve birçok engelle karşılaşmış olsalar bile bir şekilde, bir yerlere tutunup ayakta kalmayı başarabiliyorlar. İstisnalar ise bu duruma dahil olmayıp, soğuk bir şekilde yok olup gidiyorlar. Ben ise bu iki kategoriye ait bile değilim. Ne bir şekilde tutunma isteğine sahibim, ne de beni ayakta tutabilecek kutsal bir enerjiye. Şayet, şu an bu bedeni taşıyarak, ruhuma eziyet ediyorsam bu hiç şüphesizdir ki ailem için. Bana karşı inanılmaz derin ve yoğun umut besleyen, güçlü ve iradeli o insanlar için. Daha önceleri, şapşal bir ruh haline sahipken ve genel olarak iyi hissederken bu şekilde düşünmüyordum. Tamamen ben odaklıydım ve son derece bencil takılıyordum. Şu an ise ailem adına yaşıyor olmam, birçok şeye son vermeme engel oluyor. Bunun ceremesinide ; bedenimin yükünü taşımak ile hükümlü olan, acınası zavallı ruhum çekiyor.

Ciddi söylüyorum, sahip olduğunuz ve kolayca yola gelen ruh hallerinizin güzelliklerini yaşayın. Elbette ki her insanın kendisine ait ve şahsına ağır gelen büyükçe problemleri vardır, bunu görmezden gelemem. Ancak bir o kadar da avantajı var bir çoğunuzun. Kendimden örnek vereyim, hayatım boyunca hiç sarhoş olmadım, olamadım. Çünkü hiçbir zaman o gevşekliği yaşamamam gerekiyor. Hiçbir zaman içimden geçenleri, söylemek istediğim tonlarca şeyi rahatlıkla söyleyebilecek söz hakkında sahip olamayacağım biliyorum. Bunu bildiğim içinde, nasıl bir ortama girersem gireyim, iki bardak sonrasına gitmiyorum. Söylememem gerekiyor çünkü. Yasak. Sınırlı yaşıyorum bir nevi. İnsanların sorunlarını dinleyip, yardımcı olabildiğimi her düşündüğümde bu açığımı kapattığımı düşünüyorum ama yanılıyorum. Hiçbir zaman, varolduğundan alt bir seviyeye inmiyor o söz konusu olan boşluk.

Sonra ki söyleyeceğimi düşünmeden edemiyorum. Sürekli bir otokontrol, sürekli bir dikkat, disiplin ve tedbir içerisindeyim. Şu an hakkımda kimin ne düşündüğünü umursayamayacak kadar yoğun bir zihne sahibim. Devlet sırları saklamıyorum, büyük bir bilgiye sahip değilim ama evet, birkaç kişi için hayati önem içeren durumlara yataklık yapıyor zihnim. Yapmak zorunda, çünkü bu şekilde bir sınava tâbi tutuluyorum. Ya da adını bilmediğim bambaşka bir bok.