10 Aralık 2011 Cumartesi

Bildirim Lağımı

Sen, evet sen ! Sosyal paylaşım sitelerinde, her saniyesini bulunduğu yeri etiketlemek ile geçiren o çük beyinli. Senden bahsediyorum. Bugüne kadar yaptıkların, anasayfalarımızın amına koyduğun yetmezmiş gibi bir de, bana hakkında yazı da yazdırıyorsun ya, ne diyebilirim ki. Facebook'un pislik değişimlerinden bir tanesinin daha yol açtığı, ülkemiz başta olmak üzere küresel olarak geniş bir sorun haline gelen bu 'bulunduğun yeri bildirme' özelliği, facebook ve twitter gibi iki önemli sosyal paylaşım sitelerinin önde gelen özelliklerine eklendi ekleneli, anasayfaya bakmaz oldum ey dostlar. Özellik hoş, amma velakin kullanmasını bilene. Hani, artık öyle bir duruma gelelim ki, birşeyin ağzına sıçmadan ve bokunu çıkarmadan, uzun vadede tadını çıkaralım. Ama kimlerden, nasıl beklentiler içerisine giriyorum. Hata ben ve benim gibi düşünenlerde şu durumda.

Henüz, birkaç ay öncesine kadar böyle bir özellik yok iken, insanlar sadece şehirler ve ülkeler arası seyahatlerini, kısa ve net bir şekilde belirtirken, o gelişmiş özelliğin web sitelere eklenmesi sonrasında ; o masum, kısa ve öz olan yer bildirimlerinin tecavüze uğraması kaçınılmaz bir hal almıştı. Bu özelliğin bokunu çıkararak, defalarca ve defalarca, insanlara birşeyleri kanıtlamak kaygısı ile belirtilen o yer imleri... allam naptık biz ya ? naptıkta bu şekilde cezalandırıyorsun bizleri ? Höff, neyse. Bu özelliğin dibine vuranların bundan ne tür bir zevk aldıklarını ciddi şekilde, birinci ağızlardan duymak istiyorum. Hayır, bunu yapmak nasıl bir hoşnutluk verebilir ki insana ? bir kere yaparsın okay, ikincisi de aynı şekilde, üçüncü de neyse dersin ve sınırı koyarsın ama öyle insanlar tanıdım ki, gün içerisinde 28 bildirimde bulunuyorlar. Buna yapmaya, onları zorlayan durum neyse bana yönlendirin, çıktığı yere geri göndereceğim. Buna vakit bulabilmeleri ne kadar güzel bir şans öyle değil mi ? İnsanların günlük rutinleri yeterince yorucu bir tempoya sahip olmasına karşın bu insanların her adımlarını, listelerinde ki insanlara belirtmelerinde ve bunu yaparken duydukları heyecanlarında ki durumun garipliğini görebiliyor musunuz ? Ben göremiyorum mk, görebilen var ise derhal belirtsin, bilinçlenelim.

Az önce şahit oldum mesela. Listemde ki çocuğun teki hastalanmış, acile kaldırılmış ve resmen öte ki tarafın ışığını az da olsa görmesine rağmen, sıkılmadan üşenmeden anında bunu facebook üzerinden bildirmiş donkişot. İletiyi aynen alıntılıyorum ; ''- Acil :(((:(::(''.. Gelen yorumlar, vaziyetin ortada olmasının getirdiği komiklikten de öte bir hava katmış olaya, farklı bir boyut kazandırmış. Orospu çocuğunun bildirimine gelen yorumlar ise aynen şu şekilde ; 'Aa sabah birşeyin yoktu ama ? :((, olum noldu lan ?, canım umarım en kısa zamanda iyileşirsin, ayten teyzem sana iyi bakmıyor mu ya :(((((' Ayten teyze muhtemelen o esnada, geberip gitsin domuzun dölü diye dualar ediyordur bana kalırsa. Lan bok yiyenin evladı, bacağı, kalçadan ayağa yemek üzeresin hala bir iş, birşeyleri kanıtlayıp dikkat çekme çabasındasın. Ne yaşadın aşağılık kompleksli ? Her neyse. Aynı çocuk, hala acilde olmasına karşın dakikalar sonra, yine içerisinde bulunduğu durumu umursamadan, aşk acısı konulu o can alıcı, beyin sikici parçalardan bir tanesini paylaşmaktanda alıkoymuyor kendisini. Küfür etmiycem, etmiycem, etmem için bir sebep yok. Titriyorum, biri kahve getirsin bana..

Keşke sadece bu, doğarken kafasını annesinin vajinasına defalarca vurmuş olan arkadaşımızdan ibaret olsa. Allah kahretsin ki bununla sınırlı değil. Örneğin, bir kız arkadaşımız daha bu hastalığa yakalanmış durumda. Doktorlar, biraz daha yer bildirimi yaptığı taktirde beyin ölümünün gerçekleşeceğini söylüyorlar. Hadi, her gün birimiz bu kızı gezmeye çıkartıyoruz. 1 haftada kısmı felçi gerçekleştiririz sanırım. Bu kızcağız, o kadar popülermiş ki, her gece farklı bir mekandan bizlere selam yolluyor. Ama yetmez, gerçekten yetmez güzelim. Ben artık senden şöyle tuvalete gidip, sıçarken bir yer bildiriminde bulunmanı bekliyorum. Mesela, Merve şu an -Klazöt'te sıçıyor'da. Veya, Ceren - Bacaklarım orman olmuş yeaa, vurucam ağdayı vurucam ağdayı'da, gibi, normalde görmemiz olağandışı olmayan, artık bu tür bildirimlere dahi psikolojik ve ruhen hazır hissettiğimiz ataklar bekliyorum bu kankitoşlardan. 

Bakın yarrack obama'lar, şayet biraz daha bu ısrarcı tavırla bu boku yemeye devam ederseniz, alayınızın ağzına sıçmaktan çekinmem. O yüzden, şimdi yavaşça o yer bildirimi seçeneğinden uzaklaşın ve geriye yaslanıp derin bir nefes alın. Ya da direkt bi camdan falan atlayın amına koyim, zor değil yani atlarken bildirimde bulunmak çok daha kolay hatta. Aksi taktirde, devlet atama bekleyen bütün öğretmenleri 'Psikolojik danışma servisleri'ne atamak zorunda kalacak. Ehh bıktım lan cidden.

                
                             

7 Aralık 2011 Çarşamba

Ciddiyetsizlik

O kadar sinirliyim ki, sormayın . Malumunuz 7 Aralık tarihini, sıfır hasar ile atlatmış bulunuyoruz. Söz konusu olan Illuminati'nin geri sayımından bahsediyorum. Hani, o üzerinde 425243 tane teori yürütülen, aslında kimsenin net olarak bir fikrinin olmamasına rağmen her kafadan garantisi verilircesine çıkan fikirlerin bu denli havada uçuştuğu o merakla beklenen günden bahsediyorum canlarım. O, sonunda büyük bir felaket veya koca bir fiyasko beklenen geri sayımı sonlandırdık bugün. Görünüşe bakılırsa, geri sayım sonrasında bir olay bekleyenlerin, bu olay karşısında sessiz kalanlardan daha büyük bir azınlık olduğu gerçeği ortadadır. Evet, 'somut' olarak bir faaliyet söz konsusu değil ancak şunu söyleyebilirim ki, 7 Aralık'ta aslında gerçekten büyük bir durum söz konusu edildi.

Illuminati.org resmi sitesi ile aylar öncesinden geri sayıma başlayan örgüt, geri sayımın sonlanmasına 2 gün kala resmi siteyi kapattı. Yerine ; 7december.org adında ki siteden geri sayımı devam ettirdi. Bunu yapmaları bile, sanal ortamda büyük bir kaos oluşmasına sebep oldu. Gelelim sonuca. Geri sayım sonrasında herkes büyük bir felaket veya terör saldırısı beklerken, örgüt sağ gösterip sol vurdu ve yeni bir not ile 30 gün sonrasına bir geri sayım daha başlattı. Hatta bu o kadar olay oldu ki, ülkemizin o eşsiz beyin gücüne sahip, lise tuvaletlerinde sürünen flozoflarının muhabbetlerine meze olacak kadar aşağılandı. İşte tam bu noktada, ülkemiz çük beyinli insanlarının hamurunda ki o bokluğu bir kez daha, iliklerime kadar hissettim. Geri sayımdan somut olarak bir sonuç ortaya çıkmaması sonucunda ; Twitter ve Facebook üzerinde, örgüt adına yapılan anaokul seviyesinde ki şakalaşmalar, geçilen taşşakların haddi hesabı yoktu. Hadi buna da birşey demiyeyim bari. Ulan iki gün önce Illuminati nedir diye sorsak ; 'O ne olum, yeniyo mu ?' gibi tepkiler verecek olan tiplerin bir an da örgüt ve geri sayım hakkında söyleyecek onca şeyinin olması, bana bu işin peşini bırakmam için baskı yapıyor resmen. Biz mi salaktıkta, aylardır araştırmamıza rağmen örgüt hakkında derinlemesine sonuçlara ulaşamadık. İnsanlarımızın bir an da konuya bu kadar hakim olabilmeleri aslında ne kadar ciddiyetsiz ve bir o kadar hayatlarını anlık yaşayan, iki ucu boklu değnekten başka birşey olmadıklarını bir kez daha gözler önüne serdiler. Çok öfkeliyim lan, bıraksanız ana avrat gidip, cinsel organlarını ellerine dahi verebilirim. Bu tür salaklıklara, cahilliklere karşı tahammül edemiyorum. Bir bakıma da alışkan olduğumuz bir konu aslında. Ülkemiz insanları herşeyi geç keşfedip, yıllardır üzerinde duruyormuşçasına bir imaj yaratmak konusunda o kadar başarılı ki, bu durum karşısında şaşırmak çok büyük bir yanlış olur esasen. Sikko geldiniz, sikko gideceksiniz mına koduklarım.

Gelelim geri sayım ve sonuçsuzluğuna. Aslında bu sonuçsuzluk, sadece görünenden ibaret. Bir de asıl olarak yaptıkları ve hatta üzerinde çoktan durdukları, planları zamansızca ilerlettikleri şu günlerde sadece 7 Aralık'a odaklanmak, bizim gibi konuya hakim olanlara yakışmaz Johnny Leşş'ler. Geri sayım sona erdiğinde, resmi sitede aynen şu yazıyı not ettiler ; ''UYAN İNSAN IRKI..İlk kale düştü ! Karanlık kapıyı çalıyor.  Biz hala uykuda mıyız !? Nihai geri sayım devam ediyor. Cosmos Kardeşleri yenebilecek güce hala sahibiz.  Son mum sönüyor. Şifreyi ise sadece bizden birisi anlayabilir''. Aslında bu not ile yeterince net değiller mi ? Şimdi, Dan Brown diyeceğim, onun 'Digital Kale' adlı kitabı diyeceğim ama bir çoğunuzun kitap okumak gibi bir kültüre sahip olmadığınızı bildiğim için açıklamak zorunda kalıyorum mına koyim. Neyse, Dan Brown diye bi yazar var. Brown, kitaplarında örgüt ve örgütün planları hakkında yeterince geniş bilgilere yer veriyor. Brown, Digital Kale adlı kitabında ise bir kuleden bahsediyor. Kule olarak nitelendirdiği ise Vatikan'ın ta kendisidir. Ve örgüt. Geri sayım sonucunda, yukarıda ki notlarında da açık açık dile getirdikleri gibi, 'ilk kule düştü' açıklaması ile yeterince yapacakları planı ifşa etmediler mi ? Malum, henüz örgüt temelleri yeni atılmaya başlandığında, Vatikan , örgüt başlarını teker teker Roma'dan şutlamıştı. İşte olay burda patlak veriyor. Adamlar o kadar hırslılar ki, 1500'lü yılların ortalarında, şu an dahil oldukları örgütün o zaman ki baş elemanlarının uğradığı ve gördüğü muamelenin hıncını günümüzde almaya karar vermiş gibiler. Bu elbette ki takiplerim ve elde ettiğim bilgilerin getirileri. Örgüt üyesi olaydım açık açık söylerdim nerenin ağzına sıçacağımızı mk. Neyse. Hepsi bir yana, mantıklı düşünüldüğünde de oklar bu yöne çıkabiliyor. Vatikan, katolik ve Hrıstiyanlığın tam olarak merkezi ve büyük bir güce sahip olduğundan mütevellit, Illuminati gibi, tüm dünyaya dinsizliği ve yozlaşmayı yaymak amaçlı iş gören bir örgütün otomatik olarak en büyük rakibi ve engeli oluyor. Düşünsenize, bugün Vatikan büyük bir saldırıyla karşı karşıya kaldığında, günümüzden itibaren gelecek olan nesillerin inanışlarına ait somut bir kaynak hiç bir şekilde olmayacak. Bunu söylüyorum çünkü, Hrıstiyanlık inanışının kitabı İncil ve birçok getirisi orada saklanıyor. Bu bile Vatikan'ın yok edilmesine rahatlıkla sebebiyet verebilir.

Illuminati'den bahsediyoruz sizi kaçak spermler. Yediğiniz, içtiğiniz, bağımlısı olduğunuz bir çok şey ve hatta yakalandığınız bir çok hastalığın arkasında, paraları paylaşamayan ve her gün biraz daha güçlenen o örgütten bahsediyoruz. Kasıtlı olarak, bugüne dair bir olay gerçekleştirmediklerine dair bir düşünceye kaçınız sahip oldunuz ? Hiç biriniz.. Yukarıda saydırdığım o örgütü sadece geri sayım ile tanıyan, yarrack obamalar topluluğunun bulunduğu cahil kesimi kendilerine çekip, popüleritelerini bir üst kademeye çıkartarak aslında tam olarak yapmaya hazırlandıkları eylemin temelini atmaya çalıştıklarını ve bugün, bunda son derece başarılı olduklarına dair kaç kişi mantık yürüttü ? Tabii ki hiç biriniz. Ciddi söylüyorum, midemi bulandırıyorsunuz. Dünyanın tam olarak büyük bir tehtit ile karşı karşıya kaldığı, huzurlu bir şekilde yaşayıp, güzel bir şekilde ölmek istemek yerine neden bu kadar siklemeyen bir tavır ve edalar içerisindesiniz, hiç anlam veremiyorum. Hayat sadece aşk, erkek, kız, sex ve eğlenceden ibaret değildir. Ulan şu klişeyi bile bana söylettiniz ya, derhal siktir olup gidin. Eğer bu tür konular hakkında konuşup, fikir yürütmek istiyorsanız ciddi ve detaylı bir şekilde araştırmada bulunmanızı şiddetle öneriyorum. Hatta önermiyorum lan, emrediyorum. Aksi taktirde, ortaya koyduğunuz tezler ve yürüttüğünüz fikirlerle boğuşamıyoruz.

                                        

              Şimdi, yakın bir sigara ve işe koyulun. Ya da bir ömür boyu kesin sesinizi..

                                                       

18 Kasım 2011 Cuma

Uyanma Vakti (!)


                                Karanlığa Karşı Bilinçlenme

                     


1000'li yılların ortalarında temelleri atılan bir örgüt, günümüzün en güçlü, verdiği demeçleri boşa çıkarmayan, günümüz dünya düzeninin temellerini oluşturan, günümüzün en ciddi tehlike içerikli örgütü ; Illuminati'den bir başkası değildir bahsim. Illuminati örgütünün temel husus ve planları üzerinde durup, olaya daha derinlemesine ve direkt olarak detaylı bir bakış açısıyla yaklaşarak, uyuduğunuz o derin uykudan bir an önce uyanmanızı sağlamaya çalışacağım sıkıcı insanlar. Anlatacak, gösterecek ve şahit olmanızı sağlayacağım dökümanlar sonrasında bu konu hakkında inancı olmayan, yeryüzüne sadece nefes alıp vermek gibi değersiz bir sebepten dolayı gelmiş olup, burnunun ucunda ki ve gelecek yıllar yaşanacak küresel sıkıntılara kulağını tıkamış insanlar varlar ise şayet aramızda, şimdiden siktirip gidebilirler. Başlıyoruz efenim..

İlk olarak kısa bir özetle olayı açıklığa kavuşturalım. Illuminati, temellerini 1500'lü yıllarda atmaya başlamış olsa bile, resmi olarak 1776 yılında Almanya'nın 'Ingolstadt' şehrinde kurulmuştur. Illuminati, "Aydınlanmış Olanlar" anlamına gelmektedir. İnanış olarak 'Kabala' inancını benimsemişlerdir. Örgüt, sahip olduğu bütün içerikleri başından beri gizli bir şekilde tutup, ifşa edilmesini engellemek için bütün tedbiri almıştır. Bok almıştır, gayet anlatıcam her birşeylerini şimcik. Başlarda 12 kişi ile kurulduğu bilinen örgütün ilerleyen zamanlarda bünyesine dahil ettiği adamların haddi hesabı yoktur. Dünya genelinde ki Mason Localarından edindikleri elemanlar, onları günümüz standartlarına taşımayı başarmıştır. Üyeler, asla gerçek kimlikleri ile çalışmaz, hepsinin örgüt içerisinde kendilerine ait kullanıcı isimleri vardır. Mesela örgüt kurucusu 'Adam Weishaupt'un kod adı Spartacus olarak kayıtlara geçmiştir. Günümüzde ise, 10 adet yöneticisi ve 300'e yakın alt kadrosu bulunduğu, içlerinde ; birçok ünlü isim, şirket müdürleri, bilim adamları ve sanatçıların bulunduğu biliniyor.

                            Illuminati'nin şu an başında olan bir isim ;

                                                  David Rockefeller

                            

   Illuminati'nin başında ki isimler Yahudi soylarından geliyorlar. Bunların başında da Rockefeller yer alıyor.

                                           
                                       İnandıkları ve Sembolleri

Örgütün, bahsettiğim bütün amaç ve planlarını şu an için unutun. Tam olarak, yapmak istedikleri ve bunun için ortalığın ağzına sıçma sebepleri ; ''Deccal''i yeryüzüne indirmektir. Deccal ; farklı inançlara göre ahir zamanda, Mesih'in veya Mehdi'nin ikinci kez yeryüzene gelmesinden önce insanlığın dini inançlarını kullanıp saptırarak kötülüğe ve sapkınlığa yönelteceğine inanılan şeytanı temsil eden insandır... Alnının ortasında sadece müslümanların görebileceği kefere (kafir) yazısı vardır. Kendisini peygamber olarak tanıtacak ve dünya ya fitne yayacak olan kişidir. Onun ölümü yalnız Hz. İsa tarafından olacaktır ve kıyametin belki de son 6. alametidir.

H.z Muhammed Deccal'den sıkça söz etmiştir. Deccal, İslam üzerinde 'tek gözlü' olarak anlatılır. Bu sebepten dolayıdır ki, örgütün sembollerinin başında 'tek göz' gelir.
               
                                   

Bunlara, ilerledikçe midenizi bulandıracak kadar rastlayacaksınız, merak etmeyin. Illuminati, yeryüzünde ki hedefledikleri bir enerji dolduğunda Deccal'in dünyaya ineceğine inanıyor. Bu enerjiyide, dünya üzerinde yarattıkları kötülük ve karışıklıklar ile sağlayacaklarını düşünüyorlar.

Sanmayın ki güçlerini sadece kötülükten alıyorlar. Aynı zamanda, Illuminati'nin en büyük güç kaynağıda Satanizm idir. Satanizm eşittir Şeytan. Illuminati'nin en başında ki temsilcisi 'Lucifer' idir, yani Şeytan'ın ta kendisi.


                               

Eminim şu an bir çoğunuzun aklına Satanizm dediğim de ; ''Kedi kesip, saçları ağzına gelmiş, dar paça kot giyen hatta emo'ları'', aklınızda canlandırıyorsunuz. Yok öyle birşey, silin o profili. Bu açıklamayı yaptığımda da doğal olarak Allah inancı olmayan insan tipleri hayal ediyorsunuz. Öyle bir şey de yok. Gayet Allah'a inanıyorlar. Hatta, sahip olunan bilgilere göre korktukları tek şey Allah'tır. E diyorsunuz ki şimdi de, hem Şeytan'a tapıp aynı zamanda nasıl Allah'a inanıyorlar. Dinleyin ; Şeytan'ın görevi aslolarak, insanları dünyevi zevkler ile yanılgıya düşürmektir. Bunlar para, şöhret, imkanlar, şartlar v.s diye uzar. Bütün bunlarıi, kendisine tapma eğilimde bulunan, özellikle de Illuminati örgüt üyelerinin önlerine serer. Yani bu işler bu şekilde yürüyor. Hala daha anlamayan varsa, çay koysun geliyorum.


                                      Enerji ve Beraberinde Mimari

Yaşadığımız yeryüzü, öyle siktiriboktan bir mekan değildir, dikkatinizi çekicem. Yaşamımızda büyük bir enerji vardır. Bizler bu enerjiyi görmek yerine hissetmek gibi ayrıcalıklı bir özellikle yaratılmışız. Aynı zamanda, göremediğimiz bu enerjiyi de pozitif ve negatif değerler ile de şekillendirebiliyoruz. Ancak, bu bahsettiğim meçhul enerjinin desteklenmesinde, başlıkta ki gibi ''Mimari'' çok önemlidir. Zira, bizler dahi evlerimizin şekli şemaline bu denli takılırken, mimarinin enerjiyi etkilememesinin imkanı yoktur.

Peki bu enerjiyi destekleyip, yaymakta en güçlü olan mimari şekil sizce hangisidir ? İçinden daireeeeğğğ diyenlerin ağzına vururum. Bu şekiller ; ''Piramit, kubbe ve sekizgen''den başkaları değildir. Bilmiyorum kaçınız biliyorsunuz ama, kıyametin alametlerinden biri 'binaların yüksekliğinin artması' olarak geçer. Nalaka !? der gibisiniz lan, hissedebiliyorum, çekinmeyin olum söyleyin. Ama bu, öyle taşşak geçilecek bir konu değil maalesef. Günümüz metropollerinde yapılan o dev binaların ritüelleri bu enerjiyi pozitif veyahut negatif olarak etkiliyor. Hangi biriniz bunları biliyordunuz lan ? Herkes eski sevgilisine laf sokmak peşinde mına koyim.

                                         Illuminati Oyun Kartları

Aynen öyle. Bu kadar güçlü bir örgüt, sırf mahalle kırtasiyelerinde satılsın ve küçükte olsa bir gelir kaynapı olsun diye oyun kartları üretmeyi de ihmal etmemiştir. Şaka lan şaka. Bu ilk okuduğunuzda aşağladığınız, kart incelememiz bittiğinde ise 'Hassiktir.. Sıçtık' v.b tepkiler vereceğiniz, küçük ama bir o kadar büyük, basit ama işleyişi bir o kadar zor olan bu oyun kartlarını, derinlemesine inceleyeceğiz şimdi de. Aslında bu kartlar, örgütün tamamen yapmış olduğu ve yapmaya hazırlandığı planlardan başka birşey değildir. O yüzden gözünüz kulağınız burada olsun, çükerim.

Steve Jackson adında bir herif, 90'lı yılların başında, ''New World Order  (Yeni Dünya Düzeni)'', adı altında ki bu oyun kartlarını piyasaya sürüyor. Oyun kartlarını dileyen, http://www.sjgames.com web sitesinden sipariş edebiliyor. Ayrıca bu oyun kartları, 1994 yılında ''Yılın En İyi Kart Oyunu' ünvanını alarak ödüllendirilmiştir.

Çocuklarına tamamen zaman geçirsin, oyalansın, daha fazla zırlayıp beynimi şişirmesin diye bu 'masumane' oyun kartlarını alan aileler, aslında koca bir oyunun içinde, sıradan bir kukla olduklarının farkında bile değiller. Kartların en büyük önemi ise, gerçekleşen bütün olay ve kaosların, resimli ve yazılı bir şekilde, net olarak olmasada gizli bir açıklama ile kartlarda yer almasıdır. Şimdi kartları tek tek inceleyelim.

                                                     Oyunun Kapağı

                                        

                           Kartlar ve Gerçekleşen Olaylar

                         1 -  11 Eylül - İkiz Kuleler Saldırısı

   

90'lı yılların başında piyasaya sürülen bu kartlardan ''Terrorist Nuke'' başlıklı olanının gerçekte ki yansımasının 2001 yılında Amerika'da ki İkiz Kulelerin Teröristler (!) tarafından saldırıya uğraması çok şaşırtıcı değil mi ? Hayır, değil. Adamlar yıllar öncesinden, biz bunu yapacağız diye yırtınmışlar resmen. Örgüt üyelerinin beslediği köpeklerden biri olan ve saldırının gerçekleştiği dönem Amerika Başkanı olan George Bush'un ikinci uçak henüz kulelerden birine çarpmadan ''İkiz Kulelerimizin saldırıya uğraması şok etkisi yarattı'' açıklamasında ki kırdığı at boku büyüklüğünde ki pot'u da, 11. yılında lanetle anıyoruz.

                               2 - Endonezya Felaketi

                                    


2004 yılında Endonezya, 7.7 büyüklüğünde ki depremle büyük bir sarsıntı yaşadı. Yerli halk ve şehirde bulunan binlerce turist felakette hayatını kaybetti. Bu felaketin kartla ne alakası var olum ? Allah'ın depremi, diyorsunuz biliyorum. Ama o öyle değil işte. Örgütün, sahip olduğu en etkili ve en büyük teknolojik silahı olan ''HAARP''ın eseridir bu felaket. HAARP'a da ilerleyen saatlerde değineceğim elbette ki.

                                   3 - Japonya Depremi

    

Ve kartlardan bir tanesi daha. Kartın adı ''Combined Disasters (Sıralı Felaketler)'' olarak geçiyor. Kartın üzerinde, oyuncuya ''kartı ard arda iki tane felaket yaratmak için kullanınız'' yazıyor. Oyuncu, hiç birşeyden haberi olmadığı için gayet sakin bir şekilde takılıyordur, ancak olayın bambaşka bir boyutu söz konusu. Japonya, 2011 yılının başlarında büyük bir depremle sarsılmıştı. Biliyorsunuz ki, ilk olarak milyonlarca insanı öldüren bir tsunami gerçekleşti ve beraberinde nükleer patlama. Neyse ki nükleer patlama tam anlamı ile gerçekleşemedi. Kartta yer alan, ''iki felaket yaratmak'' söz öbeğinin neyi kasdettiğini artık hepiniz biliyorsunuz.

Kartı zoom'layalım. Dikkatli bakarsanız, kartta ki insanlar çekik gözlü. Daha da dikkat edecek olursak, kartta ki saat kulesinin gösterdiği saate bakın. Saat 11 ve 3'ü gösteriyor. Ve felaketin gerçekleştiği tarih tam olarak 11-3-2011. Bu da, Endonezya felaketi gibi, sahip oldukları en güçlü olay ''HAARP''ın eseridir.

                           4 - Bob Marley'in Ölümü
                      
                            

Sanırım pek bir açıklamada bulunmama gerek yok. Yaşadığı dönemin en başarılı sanatçılarından biri olan Bob Marley, kartlarda ki yerini yıllar öncesinden almıştı. Bu da demek oluyor ki, ömrü aslında sanıldığı kadar uzun değildi. Tuhaf olan şu ki ; Marley, hayatını 1981 yılında kaybediyor ve kartlar piyasaya 90'lı yılların başında çıkıyor. Yani aslında Marley'in öldürülmesi, kartlarda yer almasından çok daha önceden planlanmıştı.

                               5 - Michael Jackson'ın Ölümü
 
                                      

Kartta ki 'silahlı' adam. Kim bu kötü rol model karakter ? Aslında sadece portresine odaklandığınızda kim olduğunu kolaylıkla anlayabileceğiniz, Müziğin Kralı Michael Jackson'dır tabii ki. Piyasaya adım attığı günden itibaren başı Illuminati ile belada olan ve sürekli şeytanları kovalayan Jackson'ın 2009 Haziran ayında ki ölümü, bu olaylardan haberdar olan insanların şaşırdığı bir durum olmadı. Sürekli örgüt ile çatışan ve elinden geldiğince mücadelede bulunan Kral, 2009'da doktorunun vücuduna verdiği aşırız doz ilaç sonucunda hayatını kaybetmişti. Doktoru ise örgütün üyelerinden sadece bir tanesi elbette ki.. Ve elinde ki silah. O aslında örgütün, Jackson'ın kariyerini bitirmek amaçlı ortaya attıkları 'Çocuk tacizcisi' iftirasının kartta ki küçük bir göstergesidir. Atılan bu iftira sonrasında büyük sorunlar yaşayan Michael Jackson, alehine açılan davayıda kazanmıştı.


                                               6 - Ergenekon Davası

                                        

Duruşma esnasını anlatan ''Senate Inversigating Committee'' adlı bu kart, göründüğü kadar masum değil aslında. Kart günümüzün büyük siyasi olayı ''Ergenekon Davası''nı konu almıştır. 90'lı yıllarda piyasaya sürülen bir kart oyunun bu kadar anlam yüklü olabileceği kimin aklına gelirdi ki ?

                                                    7 - Wikileaks

                                         

''Deep Agent'', devletlerin gizli planlarını kamuya sızdıran derin ajan, ''Wikileaks''i konu alan bir diğer kart. Herhangi bir ajanın, dünya devletleri hakkında bu kadar içerikli bilgiye sahip olmasının imkanı dahi söz konusu olamazken, Illuminati'nin yetiştirdiği ve devletlerin kendilerine ait olan gizli plan ve projelerini ifşa etmek üzere görev başına geçen Wikileaks'in ne kadar başarılı olduğu ortada.

                                          8 - Altın Değerinin Artışı

                                        

Bu kart ise resimde olduğu gibi, Altın değerinin hiç olmadığı kadar artmasından bahsediyor. 2011 yılının ortalarında, Altın değerinin tavan yapması, üstelik bunun hiç beklenmedik bir zamanla beraber zirve yapmasında ki amacı çoğu insan anlamlandıramamıştı. Bu da, diğerleri gibi örgütün gizli ve sıradan oyunlarından yalnızca biri.

                                         9 - Canada'daki Sel Felaketi

                                         

Net olarak felaketlerden birinin gerçekleşeceğini belirten kartlardan biri de ''Canada'' başlıklı olanıdır. Resimde, hayvanların felaketten dolayı göç etmek zorunda kaldığı anlatılıyor. Canada, 2011 yılının Mayıs ayında son 150 yılın en büyük sel felaketi ile karşı karşıya kalmıştı, yüzlerce insan hayatını kaybedip, birçok hayvan ülkeden göç etmişti.


                                  10 - Usame Bin Ladin Operasyonu

                                         

B.A.T.F adında ki bu kart, Illuminati'nin yetiştirdiği ve dünyaya terörün başı olarak yansıttığı 'Usame Bin Ladin'e yapılan operasyonu konu alıyor. Ne sebeptendir bilinmez, 2001 yılından bu yana yakalanamayan Ladin, 2011 yılında tek bir operasyonla ele geçirilmişti.

                                         11 - Polis ve Halk Çatışması

                                             

Karttada göründüğü gibi, 90'lı yıllarda planlanan 'Polis ve halk arasında ki çatışma' kaosları, günümüzün en can sıkıcı olaylarından biri aynı zamanda. Örgüt, dünya devletlerinin başlarında ki insanlarla iletişime geçerek, Polis'lerin kışkırtılmasını sağlayarak, halkı korkumak yerine halk ile sürekli çatışmaya girip, ölümlere sebebiyet vermesini sağlıyor. Sanıyorum ki, bu politikayı en rahatça uyguladıkları ülkelerin başında Türkiye geliyor. Günümüzde Polis'ler birçok öğrenci ve halk ile çatışmaya girip, acımasız bir şekilde insanları öldürebiliyorlar.

                    Gerçekleşmesi Beklenilen Olaylar

                                      Empire State Binasına Saldırı

                                         

Tekrar saldırı, tekrar Amerika. 2001 yılında örgüt tarafından saldırıya uğrayan Amerika, kartlar arasında ki ''Yacatisma'' adlı kartla tekrar tehdit altında. New York'un göbeğinde bulunan 'Empire State' binasının, gelecek senelerde büyük bir saldırıya maruz kalacağı sızan bilgilerden yalnızca biri. Hatta, örgüt bu olası saldırıyı, müzik camiasının iki ismi Jay-Z ve Alicia Keys'in düet parçaları ''Empire State of Mind'' ile destekliyor gibi. Sanatçılar, örgürtten nasıl bir emir aldılar bilinmez ancak klipte dikkat ederseniz ki, ikili ellerini 'üçgen' vaziyette Empire State binasına doğrultuyorlar. Bu da demek oluyor ki, beklenen saldırı çok uzak değil.
                             

                                                     Uzaylı İstilası

                                      

Nasıl olur demeyin, Illuminati bu, yaptı-olacak ! Uzaylı ve beraberinde gelen ufo saçmalığının kaynağıda, her taşın altından çıktığı gibi Illuminati'dir. Günümüz teknolojisinden 100 yıl kadar uzun vadede bir teknolojik donanıma sahip olan bu örgüt, gelecek yıllarda böyle bir saldırıda bulunursa şaşırmayın. Sadece sakin olun ve şimdiden yakınlarınızı bu durumlara karşı bilinçlendirin.

                                         Siyahi Başkana Suikast

                                     

Kartlardan 'Backlas' adlı kartta ki siyahi devlet başkanını tanıdınız mı ? Illuminati'nin yapacak olduğu saldırılardan bir tanesinide bu kart içeriyor. Geçmiş yıllarda ki planladıkları bir olay şudur ; ''Amerika'nın başına bir dönem siyahi başkan gelecek. Ancak bu başkan, büyük bir suikast ile öldürülecek''. Kartta ki karakter Obama ve ona atılmış olan maddeler ise suikast'ın bir göstergesidir.

                                                Meteor Felaketi

                                        

Geride kalan yazılarımda bahsettiğim gibi, Illuminati, şu an sahip olduğumuz teknolojik gücün zaman olarak 100 yıl ilerisinde bir güce sahip. Yapabilecekleri, sağlayabilecekeri planları tahmin edemeyecek kadar gerideyiz. Ve 'Meteor Strike' adlı kart, bunlardan birini bizlere yansıtıyor. Yıllardır büyük bir gök taşının yeryüzüne düşeceği haberlerde ve basında yer alıyor. Örgütün teknolojisi maalesef ki bunu yapmaya da olanak sağlıyor. Gelecek yıllarda, böyle bir olaya şahit olursanız anlayın ki bu kartta artık diğer birçoğu gibi gerçekleşmiştir.

                                                        Klonlama

                                       


Planlardan birkaçını açıkça ortaya koyan kartlardan biri ile daha karşı karşıyasınız. Kartın adı 'Clone'. Clone diyince aklınıza hemen keçi,koyun gibi denekler geliyor, biliyorum. Ama yanılıyorsunuz. Çünkü örgütün artık planları ve denek olarak uygulamak için kullanacakları modeller 'insanlar'. Clone yaparak, bir insanın fiziksel ve genetik özellikleri kapmasımda, tıpa tıp aynısının oluşturulmasını sağlayacaklar. Oo süper lan benden bir tane daha olacak, okula/işe de onu yolllarım amk, diye anında aklından bu tür düşünceleri geçirenleri sikerler. Gayet dünya düzenini birbirine katmak ve insanları denek olarak kullanarak, kötülüğe son hızla devam edeceklerinin örneklerinden yalnızca biridir bu.

                        H.A.A.R.P  NEDİR ?

Illuminati'den haberi olanların bile bir çoğunun bilmediği ancak, örgütün varlığından ziyade, sahip olduğu en büyük ve en tehlikeli teknolojik silahtan bahsediyorum cahıllar. Açıklayacağım bilgiler sonrasında, ağzınız kıçınızla yer değiştirebilir, o yüzden ilk önce sakinliğinizi koruyun. Herşey bir yana, dünyanın sonunu getirecek bir olay yada büyük ve kötü bir enerji sonrasında 3. Dünya Savaşı ortaya çıkacaksa bu kesinlikle H.A.A.R.P'ın sinsice işleyişinden kaynaklanıyordur. Şimdi detaylıca göz atalım bu illet teknolojiye.

                                

Yukarıda gördüğünüz, birbiri ile profesyonel bir şekilde sistem eşliğinde kurulmuş olan bu teknolojik silah H.A.A.R.P (High Frequency Active Auroral Research Program) idir. ABD tarafından iyonosfer'in özelliklerini ve davranışlarını araştırmak üzere Alaska'da sürdürülen bir çalışmadır. Projeyi ilk olarak Amerikalı bilim adamı Nikola Tesla ortaya sürmüştür. HAARP'ın toprakları üzerinde yer edinmemesini isteyen birçok ülke halkı ayaklanma çıkarmıştır. Çünkü HAARP'ın sistemi, yüksek frekansta radyo sinyali yayımlayabilen, toplam 48 adet anten barındırmaktadır. Bu demek oluyor ki, çevresinde ki doğal yaşama ve insanların genetiklerini bozacak güce fazlasıyla sahiptir.

                          H.A.A.R.P ve Sağladığı Olaylar

- İklimleri değiştirebilir
- Kutupları eritebilir ve yerinden oynatabilir
- Ozon tabakası ile oynayabilir
- Deprem yaratabilir
- Okyanus dalgalarını kontrol edebilir
- Dünya'nın enerji alanları ile oynayarak, insan beynini kontrol altına alabilir
- Radyasyon yaymayan termonükleer patlama oluşturabilir


Bunlar yapabildiklerinin sadece bir kısmı. Korkutucu değil mi ? Şimdi, HAARP sisteminin kullanıldığı bölgelerde ortaya çıkan farklılıklara değinelim. Sistem harekete geçtiğinde, kutup olmayan bölgelerde bile kutup ışınlarına benzer renkler ortaya çıkartır.

                            

Bu insanlar gökkuşağı izlemiyorlar elbette. HAARP'ın faaliyete geçmesinin ardından ortaya çıkan görüntüyü hayretler içerisinde kayıt altına almaya çalışıyorlar. İstenilse bile gökyüzünde o tür ışınların ortaya çıkarılması mümkün değilken, bu sadece HAARP'ın faaliyeti sonrasında gökyüzünde oluşan küçük bir değişim.

                            

                            
  
                            

                           

                               
                                  
                           

Bunlar da HAARP'ın gerçekleştiği ülke ve şehirlerde ki anlık değişimler. Fotoğraflarda tatmin etmiyorsa, bu durumlara karşı canlı şahit olan insanların anlık video çekimlerini ekleriz bizde efenim.

                               

İran'da çekilen bu görüntü, HAARP'ın çalışma esnasında ki etkilerini, birkaç kişinin feribotla takip etmesi sonra elde ediliyor. İlk bakıştı bir doğa olayı, hortum gibi yansımış olsa da aslen gökyüzünde ki negatif enerji ile deniz üzerinde ki dalga güçleriyle oynanmasını sağlıyorlar. Ve ortaya bu şekilde ürpertici bir durum çıkıyor.

                              

Burada da farkediyoruz ki, HAARP diğer etkilerinin yanı sıra bir de bulut görünümünde ki bu sis yoğunluğunu ortaya çıkartabiliyor. Normal şartlarda tabiatta böyle bir buluta rastlamak imkansız gibi birşey olsa da, sağolsun HAARP bizlere bunu da sağlıyor.

Nadir bilinen birkaç HAARP faaliyetlerinden bahsedeceğim. Bakın HAARP sisteminin faaliyeti sonrasında, hepinizin bildiği, ancak hiç birinizin kaynağının HAARP olduğunu bilmediğiniz o olaylar ;

- Japonya Tsunamisi - 2011. Evet, o büyük ve milyonlarca insanın ölümüne sebep olan tsunamiye sebebiyet veren HAARP teknolojisidir. Medya ve Basın bunu insanlara ne kadar Allah vergisi bir olay olarak yansıtmaya çalışmasına rağmen, bu tür konularda bilinçli olan insanlar, olayın aslının farkındadırlar.


- 1999 Marmara ve 2011 Van Depremleri.
Bu iki deprem üzerinde pek fazla durmak istemiyorum çünkü, bu konu büyük sıkıntılara yol açabiliyor. Şunu söyleyebilirim ki, gözünüzü dört açın ve hiç birşeye inanamamaktan vazgeçin. Demiyorum ki, herşeye inanın. Onu da yapmayın ama bilinçlenmek adına bu tür olaylara karşı kulaklarınızı asla kapatmayın. 1999 Marmara ve Türkiye'nin en büyük depremi sonrasında, neden deprem periyotlarının bir süre saklanıldığını ve hala, dünya üzerinde gerçekleşen birçok 'doğal' deprem grafiklerinin yer aldığı 'Deprem Grafikleri' kaynaklarının 1999 depremini içermediğini biliyor musunuz ? Çünkü kaynaklar sadece 'doğal' depremleri içeriyor, HAARP'ın sahte deprem dalgaları ile yarattığı felaketleri değil.

Ve 2011 Van depremi. Bu konuda, birçok blog yazarı arkadaşımın sıkıntısına şahit olduğum için sizlere sadece yüzeysel bir şekilde yansıtıyorum. Evet, Van bölgesi fay hatlarının bir kısmını içerisinde barındıran bir bölge. Ancak hiçbir deprem periyotları, birbirine bu kadar yakın ve sabit bir şekilde sıralanamaz. Yani anlatmaya çalıştığım, deprem tamamen örgüt ürünüdür.


                               

Burada, yurtdışında ki deprem inceleme uzmanlarının video çekimi eşliğinde Van depremini ve periyotları incelediğini izleyeceksiniz. Dikkat edin, doğal depremlerde periyotlar birbirinden ayrı ve dağınık olurlar. Ancak, bu üzücü depremin periyotlarının doğallık ile bir alakası bulunmamaktadır.
                                                      
                           Hologram


Gel gelelim Hologram olayına. Hologram, lazer yöntemi ile üç boyutlu bir yansıma şeklidir. Şeffaftır, dokunamazsınız. Ancak hemen yanınız da böyle bir yansıma ile karşılaşırsanız emin olun gerçekliğinden şüphe etmezsiniz bile. Örgütün diğer gizli ve en yanıltıcı silahlarından biri de Hologram'dır. Bu yöntem ile, (her ne kadar 2012'de yapılması beklenilesede) örgüt, gelecek yıllarda yeryüzüne 'Çakma H.z İsa' indireyi planlıyor. Evet, o kadar ileriye gitmekten de kendilerini alıkoymuyorlar.

Geride kalan yazılarımda bahsettiğim gibi, Deccal büyük bir kaos eşliğinde yeryüzüne inecek ve peşinden kendisine inanan insanları da beraberinde sürükleyecek. Illuminati'de, bunu göz önünde bulundurarak H.z İsa'yı Hologram yöntemi ile gökyüzünde göstererek Deccal'a çağrıda bulunacaklar.

Bu konuda fotoğraf eklemekle zaman kaybetmeyeceğim. Direkt olarak, H.z İsa'yı Hologram olarak yansıtacakları günün provasını yaparlarken, etrafta ki halktan birinin amatör kaydından sizlere yansıtacağım.


                                

İnsanlık ve inançları ile nasıl oynadıklarını, ne kadar aptal yerine koyulduğumuza bu video sonrasında daha da emin olabiliriz sanırım.

                                  Popüler Medya Kuklaları

Ve şimdi, belki de en çok üzüleceğiniz noktalardan birine değinmek üzereyiz. Herkesin favori ve dinlemezsem olmaz gibi yaklaşımda bulunduğu, takıntılı sanatçı ve onların eserleri vardır. Şimdi tam olarak müzik piyasasının ortasına dalıyoruz. Deli gibi sevdiğimiz, ipod'larımızdan düşmeyen ve teenage kafası yaşarken dolaplarımızda posterleri ile yer alan bu sanatçıların nasıl Illuminati kuklası olduğuna bakacağız.

Dünyayı yöneten bu heriflerin müzik piyasası ile ne işi olur diye düşünmeyin sikkocuklar. Öyle de güzel bir politika oynuyorlar ki, eşlik ettiğimiz şarkıların içerdiği gizli mesajlar ile aslında hepimiz onlara ister istemez hizmet ediyoruz.

Jay-Z, Beyonce, Lady GaGa, Rihanna, Naomi Campell ve diğerleri. Bu adlarını zikrettiğim şöhret sahibi insanların inanılmaz bir örgüt oyuncağı olduğunu ve buna nasıl mecbur bırakıldıklarına şahit olacaksınız yaban gülleri.

Hadi panpalarım, gelin bu mesajları içeren sanatsal işlere bir göz atalım.

                                             Rihanna - Rude Boy

                           

                 Renkli çizimler ile masumlaştırılmaya çalıştırılan Piramit ve taçlı aslan.

                                            
                        

                Tekrar renklerin masumiyetine büründürüp, arkada ki turuncu piramit ve tepesinde ki gözleri kafamıza kakıyorlar çekinmeden, utanmadan.

                                                     Rihanna - S&M

                         

                 Rihanna ve Loud albümünün popüler single'ı S&M'den bir kesit. Arkada ki slayt eşliğinde geçiş yapan yazılara, klibe normal gözle yaklaşan herhangi bir insanın dikkat edemeyeceği bir detay sıkıştırılmış. Rihanna'nın hemen arkasında ''Princess of Illuminati'' (Illuminati Prensesi) yazısı yer alıyor. Ayrıca onun hemen üzerinde de ''Rihanna the goat'' yazısı geçiyor. Goat ise Illuminati sembolizm ürünlerinden, keçi idir.

                                          Pink Floyd - Albüm Kapağı

                                

                 Pink Floyd - The Dark Side Of The Moon albüm kapağı. Yeterince Illuminati kokuyor.

                                                        Katy Perry - E.T

                                

                 Katy Perry ve pek başarılı olan parçası E.T. Video'nun genel teması küresel problemlere dayalı. Ancak Illuminati'nin parmağı olmazsa olmaz. Katy, video'nun bir kısmında, uzay boşluğunda, farklı bir saç ve kostümle şarkıyı söylerken, bir anda içine giren varlığın gözleri, Katy'nin gözlerinin yerine geliyor. Katy daha önce ki açıklamasında, ''ruhumu şeytana sattım'' diyerek, kukla olarak kullanıldığını büyük bir yüreklilikle açıklamıştı. Bu da somut bir kanıtı oldu, sağol Katır Periycim.

                                                               Jay-Z

                             

                Bu gapcık ağazlı herif için tek kelime dahi etmek istemiyorum. Müzik piyasasının şeytanıdır kendisi.
                                             Naomi Campbell'ın Evi
                      
                              

                  Naomi Campbell orospusunun o enfes mimari dizaynına sahip evi. Ancak, siz örgüt takipçileri biliyorsunuz ki bu sıradan bir ev değil. Ev ve çevresinin tasarımı, Horus'un gözünin birebir yansıması. Horus'u da hala bilmeyen varsa derhal siktirip gitsin.

                                                                 Beyonce

                              

                   Üzülerek söylüyorum ki, bayan kalçamızda onlardan nasibini almış isimlerden biri. Yemin ediyorum, Beyonce'nin böyle huyları yok normalde. Hep o yukarıda ki at ağazlı herifle evlendikten sonra bulaştılar bu kadıncağıza da.

                                                        Christina Aguilera

                                   

                      Christina Aguilera'nın Bionic adlı albümünün fotoğraf çekimlerinden biri. Eline dikkat çekmeme gerek yok sanırım, haspa gayet dürbünle dikizliyor bizi.

                               Lady GaGa'nın Geniş Illuminati Arşivi


                               

                      GaGa'nın serüvenine hızlıca adım atıyoruz. Alejandro klibinden bir kesit. GaGa grup sex'e kurban gitmeden dakikalar önce, kasık hizasında ki ters haç dikkatleri çekiyor efenim.


                              

                 Bad Romance klibinin sonlarından bir sahne. Parmak arasından bakıyor yine GaGa'lı.

                              

                   Telephone klibinden. El direkt olarak satanizm sembolü 666 pozisyonunda. 'GaGa'nın suratında ise ; hepiniz orospu çocuğusunuz. Uyumaya devam edin mına koyim' ifadesi var.

                                          
                               
                      
                  Yine Telephone klibinden bir kesit. Tek göze perde inmiş, diğeri meydanda.

                               

                     Born This Way klibi başlarken. GaGa'nın yüz ifadesinden anlıyoruz ki sıçmakta zorlanıyor eheheh. Şaka bir yana, üçgen diye diye ölecek bu kız.

                               

                        Born This Way single'ı sonrası piyasaya sürülen ve tamamı H.z İsa ve ona ihanet eden öğrencisi Judas ile dalga geçmek amaçlı yapılan bu şarkının videosunda GaGa'nın göz makyajına bakın, Naomi sürtüğünün ev mimarisi ile eş değer. Horus'un gözü, GaGa'nın makyajıdır bundan sonra.

                           

Bunca bilgi, döküman, belge ve anlatım sonrasında sizden artık olaylara ve olabilecek bütün gelişmelere karşı daha bilinçli ve anlamlı yaklaşmanızı bekliyorum. Evet, onları durduracak güce sahip değiliz ancak, bir kişinin bilinçlenmesi bile şu durumda çok önemlidir. Hayat sadece sex, içip içip kusmak, aşk acısı çekmek ve ya alışverişten ibaret değildir. Burnunuzun ucunda ki bu tehlikenin bilincindesiniz artık. Bunları sadece şahsi olarak öğrenmeyin, etrafınızda ki bütün yakınlarınıza da, içinde bulunduğumuz acınası vaziyetten bahsedin ki, gittikçe toplumumuz körleşmek yerine bilinçlensin ve güçlensin. Bu dünya hepimizin dünyası. Kimseye, dünyevi çıkarlar sebebiyle bizlerle ve yaşamlarımızla oynamalarına izin vermemeliyiz. Örgüt hakkında bilgilendireceğim daha milyon tane olay var ancak başlangıç için fazla bile olsa bu kadarı, toptan olayı hazmedebilmek için iyi bir döküman olduğunu düşünüyorum. Okuyun, okutun ve bilinçlenin.

15 Kasım 2011 Salı

Türkiye ve Trend Yakalama Problemi


Yıl 2010 Aralık, Avrupa, mükemmel sesi ve Jazz tınılı '21' albümü ile kendini yavaş yavaş göstermeye başlayan 20'lik Adele'nin deli hiti 'Rolling In The Deep' ile sallanıyor. 21 Adele'nin ilk albümü olmamasına rağmen kendisini kimse tanımıyordu o vakit. Alternatif Jazz & soft dinleyicileri ve kendi çevresi dışında kimse Adele'nin varlığından dahi habersizken, Rolling In The Deep ile Adele, bütün dünyaya burada olduğunu haykırır nitelikte başarı göstermişti. Özellikle 2010 yılının Aralık ayında kendini iyiden iyiye duyuran parça, listelerde ve birçok radyoda zirveye ulaşmıştı bile. İnsanlar, Adele'nin kim olduğunu öğrenmek yerine, ilk olarak kendilerini şarkıya bırakıyorlardı ve ardından söyleyenin kim olduğuna odaklanıyorlardı.

Ve yıl 2011 Temmuz. Şarkının parlamasının üzerinden tam olarak 7 ay geçmiştir. Türkiye radyoları ve müzik plartformları birden Rolling In The Deep ile çalkalanmaya başlar. Beraberinde, internet üzerinde (sosyal paylaşım siteleri başta olmak üzere), parça ülkemizde bir anda popülarite kazanır ve halkımız Adele'nin sadece bir 'kas'tan ibaret olmadığını, onun Avrupayı aylar öncesinde sallayan başarılı bir sanatçı olduğunun da farkına varır. Herşey okeyde, anlamlandıramadığım bir nokta var ki, arada ki 7 ay nedendir ? Elbette ki kimse müzik piyasasını, özellikle de Avrupa müzik piyasasını takip etme zorunluluğuna sahip değil. Ancak bu konuda, bu tür müzik bombalarına aç olması gereken Türk radyoları ve dergileri neden bunlara onca zaman sonrasında yer ayırır ? Bu tamamen düz mantık olayının beraberinde getirdiği, saçma salak bir hazıra konmacılıktan ibarettir. Radyocularımız Demet Akalın, Bengü, Hande Yener ve Serdar Ortaç gibi, sorsanız notaları sayamayacak kadar müzik yoksunu insanlara odaklandıkları sürece 7 ay az bile bakarsınız ki.

Bu sadece Adele ile sınırlı mıdır ? Elbette ki hayır.. 2007 yılının son aylarında, kötü dönemlerini geride bırakan ve enfes bir geri dönüş gerçekleştiren Britney Spears, bütün dünyayı terletip, ıslak ve kirli bir şekilde 'Gimme Gimme Moree' dedirtirken, bizler, bekareti çoktan yok olmuş olan bu parçayı 2008 yılının ortalarında tekrar yeşertmeye çalışıyoruz. Ama nafile. Bir acı örnek daha ki ; Jazz müziğin 21. yüzyıl kraliçesi olan Amy Winehouse'un 2011 Temmuz ayında ki trajik ölümünün ardından tüm dünya ile birlikte ülkemizde onun şarkılarının farkına, o bedenen aramızdan ayrıldıktan sonra farkına vardı. Hiç garip değil, değil mi ? Temmuz başlarında Demet Akalın'ın eski sevgilisinin ağzına nasıl sıçtığının detaylarını içeren o leş şarkıları paylaşan insan, Winehouse'un ölümünün ardından 'Back to Black' paylaşarak altına da şöyle bir not düşüyor ; ''Daha çok gençti. Su testisi su yolunda kırılır malesef :('.. Ulan at kafalı ! Neyin isyanını ediyorsun ? Neyin suyundan, testisinden bahsediyorsun ki ? Adını bile öldüğü gün öğrendiğin bu insanın, ilk defa ve günün anlam ve önemine mütevellit, paylaştığın bu şarkıda bir üzüntü duyman im-kan-sız. Şimdi, Winehouse dinlemeyi yavaşça bırak ve siktir git.

Konuya dair verilebilecek örnek sayısızca. Beyonce 2008 yılında Single Ladies derse Türkiye'mizin ender radyoları 2009 sonunda buna start verir. Veyahut, Rihanna 2010 Eylül'ün de piyasaya sağlam parçası Only Girl'ü yayınlarsa, ülkemizin müzik temposundan boğulan o eşsiz müzik dergileri, bu parçayı, sayfalarında 2011 yaz ayında yer verir. Bu trend yoksulluğu canıma tak etmiş durumda artık. Defolun gidin. Bu tür zihniyette ki insanların yavaşça tükenmesini istiyorum, o kadar da sakinim bu konuda.